Çocuk sahibi olmak her insanın en büyük dileğidir. Çocuk henüz dünyaya gelmeden onun için eğitim kariyerleri bile düşünülür. İleride şu okullarda okusun, bölümü şu olsun gibi birçok hayal kurulur. Eğitimine ise en kısa sürede başlasın isteriz. Hep bir adım önde olsun isteriz. Peki ya özel bir çocuğumuz olursa? Bir çoğumuz bunu düşünmeyiz veya düşünmek istemeyiz.
Özel eğitim normal eğitimden neden daha önemsiz olsun? Bize göre de olmamalı, hatta özel eğitime normal eğitimden bile önce başlanmalıdır. Herkesçe kabul gören bir gerçektir ki; engelleri ancak eğitimle aşabiliriz. Bu nedenle eğitime erken başlanılmalı ve kaliteli bir eğitimle devam edilmelidir. Doğal olarak eğitime başlanması için gerekli kurumlarla görüşülmeli ve kişilere danışılmalıdır. Böylece çocuğun tanısı konulmalı ve eğitiminde izlenecek yollar belirlenmelidir. Bu aşamada ise yükümlülük ailenin üzerine düşmektedir. Aile olabilecek tüm olasılıkları düşünmeli, göz önünde bulundurmalı ve erken tanının önünde bir engel olarak durmamalıdır. Bu sebeple aileler bilgilendirilmeli, konu hakkında donanımlı hale getirilmelidir. Erken tanının ilk adımı ailede olduğu için ailenin özel eğitime dair bilgisi oldukça önemsenmelidir. Çocuğun ilerideki yaşamında fiziksel, zihinsel, dil, bilişsel veya diğer gelişim alanlarındaki gelişimi, ailenin bu konu hakkında bilgilendirilmesine bağlıdır. Aileden sonraki önemli faktörlerden biri de çevredir. Çocuk doğal çevresinden soyutlanmamalı ve çocuğun çevresi, çocuğa ve aileye engel değil destek olmalıdır.
Yani sonuç olarak erken tanı aslında çocuğun eğitimiyle değil tüm bireylerin eğitimiyle başlar. Bu da demek oluyor ki her birey özel eğitimle ve özel gereksinimi olan bireylerle ilgili küçük yaşlardan itibaren bilgilendirilmeli ve onlara destek olunmalıdır.
Yonca ÖZBEK
Özel Eğitim Uzmanı